HELAL VE HARAM DUYARLIĞI
Yüce Rabbimiz, insanların dünya ve ahiret saadetine ermeleri için bazı sınırlar belirlemiştir. Rabbimizin, bizim için belirlediği bu sınırlar içinde, yapılmasına izin verilen şeyler helal olarak adlandırılırken, yapılması kesinlikle yasak olan ve yapıldığı zaman da ceza gerektiren şeyler ise haram olarak adlandırılmaktadır. Müslüman, yemesinde, içmesinde, giyim ve kuşamında, ailesiyle veya toplumla olan ilişkilerinde, kısacası hayatın her alanında Allah’ın belirlediği sınırları gözetmelidir. Bununla ilgili olarak kur-an’ı kerimde “Yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız, Allah’ın size helal ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin, O’nun nimetine şükredin” buyrularak, temiz ve helal olanla yetinmenin Allah’a olan kulluğumuzun gereği olduğu hatırlatılmıştır.
Yaşadığımız şu dünya hayatında, bizlere verilen nimetlerin hepsi helal kılınmamıştır. Yüce Rabbimiz, imtihanın gereği olarak bizlere bazı şeyleri helal kılarken, bazı şeyleri ise haram kılmıştır. Hayatımıza hüküm koyucu olarak Allah Teâlâ, ticaretle elde edilen kazancı helal kılarken, faiz ve kumar gibi bazı kazanç çeşitlerini haram kılmıştır. Yeme içmede, bazı hayvanların etlerini ve su gibi benzeri içecekleri helal kılarken, Allah’tan başkası adına boğazlanan hayvan etlerini , domuz etini ve, sarhoşluk veren her türlü içecekleri de haram kılmıştır. Bunun gibi, hayatın diğer alanlarında da önemli sınırlar çizen Rabbimiz bütün insanları çizdiği bu sınırlarla sorumlu tutmuştur.
Resülüllah da (sav) “Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalarlar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban misali. Çobanın bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir” buyurmuştur.
Helal ve haramın birbirine karıştırıldığı günümüzde, müslüman olarak bizler, Rabbimizin belirlediği sınırları gözeterek, takvaya uygun bir hayatı yaşamalıyız. Çevremizde helal çizgisini gözeten insanlar az olabilir, belki haramlar nefsimize hoş gelebilir veya toplumun büyük bir kısmı haramları işleme noktasında ileri gitmiş olabilirler. Ancak durum ne olursa olsun, bizler helal ve haram çizgisini gözeterek bizi cennete götürecek bir hayatı yaşamalıyız. Bu konuda Kur-an’ı Kerim’de “De ki: Pis ve kötü şeylerle temiz ve iyi şeyler bir olmaz, Pis ve kötü olanların çokluğu senin hoşuna gitse bile! Ey akıl sahipleri, Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz” buyrulmuştur.
(Bu ayet islamın kemiyetci değil keyfiyetçi olduğuna delalet etmektedir.Aranacak olan çok değil,iyi,temiz ve helal olandır.)
Allah katında üstün bir mertebe edinmek, ancak Allah’ın haram kıldığı şeyleri terk etmekle mümkündür. Allah’ın helalleriyle yetinmeyip haramlarını işleyenleri kıyamet günü içinde devamlı kalınan bir ateş ve alçaltıcı bir azap beklemektedir. Allah’tan korkarak haramlardan sakınan mü’minlere ise, iki cennet bahçesi verilecektir. Unutulmamalıdır ki, kurtuluş ancak Allah’ın çizdiği kırmızı çizgilere uymakla mümkündür.
Ne mutlu buna riayet edenlere!
Bizleri yaratıp sayısız nimetler ihsan eden, mağfireti bol Yüce Rabbimiz, insanlığa temiz ve faydalı olan şeyleri helal, kötü ve zararlı olanları da haram kılmıştır. Haramların dünyamız ve ahiretimiz için bir çok zararları, helallerin isesayısız faydaları vardır. Yüce Allah, bütün peygamberlere ve bizlere helal ve temiz şeyleri yemeyiserbest bırakarak: “ Ey Peygamberler; temiz yiyeceklerden yiyin ve iyi işler yapın. Çünkü Ben, bütün yaptıklarınızı bilirim.”
“Ey iman edenler; Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin. Eğer siz yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız-O’na-şükredin.”
“Ey insanlar; Yerdeki şeylerden helal ve temiz olmak şartıyla yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” buyurmaktadır.