Merhaba,

Topluluğumuza katılmak için kaydolun!

Tekrar hoşgeldiniz,

Lütfen hesabınızda oturum açın!

Forgot Password,

Lost your password? Please enter your email address. You will receive a link and will create a new password via email.

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

Please briefly explain why you feel this user should be reported.

Dini Soru Sor Latest Questions

  • 0
  • 0
admin

Dua ve önemi kısaca

Duanın anlamı ve önemi

 İnsan hayatının en değerli anı, Yüce Allah’a yönelip O’nunla başbaşa kaldığı zamandır. Allah ile baş başa kalmanın en güzel yollarının başında ise dua gelmektedir.

Dua, lügatte; Allaha rağbet etmek, dilekte bulunmak, yardım istemek, yalvarmak, yakarmak, nida etmek anlamlarına gelmektedir.

Herşeyin bir vasıtaya bağlandığı şu sebepler dünyasında Yüce Yaratıcı, ihtiyaçlarımızı Zat-ı İlahisine arz edebilmemiz için, bizlere dua yolunu açmıştır.

Dua; kulun kendi aczini anlaması, dünya ve ahirette Allah Teâlâ’ya muhtaç olduğunu bilmesi ve ona isteklerini arz etmesidir.

Dua, ibadetin ta kendisi, ruhu ve özüdür.[1] Nitekim en kapsamlı ibadet olan namazın her rekâtında okuduğumuz Fatiha suresinde Cenab-ı Allah bizlere dua etmeyi öğretmektedir. Kur’an-ı Kerim’in önsözü mesabesindeki bu surede örnek olarak en güzel dua cümlelerine yer verilmiş olması, Müslüman’ın daima dua ile iç içe bulunmasının gerekliliğini ifade etmektedir.

Mü’min, dua ile zamanı diri tutar. Dua ve ibadetle iç içe yaşayanın her anı ve her davranışı bilinç yüklüdür. Allah’ın rahmeti böyle bir Mü’mini bir bahar serinliği gibi sarar. Artık o, günlük hayatının her aşamasında Rabbini hatırlar. Hangi işle uğraşırsa uğraşsın, kalbi ve gönlü Rabbi ile beraberdir. Ne ticareti, ne alış-verişi onun Allah’ı anmasına engel olabilir.[2] Bir taraftan dünyevi kazançlarını elde ederken diğer taraftan gönlü kendisini seven, koruyan ve gözetenle beraberdir. Bu haliyle o, “Beni anın ki ben de sizi anayım…”[3] ayetini hayatında fiili olarak uygulamış olur.

Bütün insanlık duaya muhtaçtır. İbadet ve duadan uzak olan insanlar, daima bir arayış ve boşluk içerisinde olurlar ve vicdanen huzursuzluk duyarlar. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim‘de “(Ey Resulüm!), De ki; duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!’’[4] “Bana dua edin, duanıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.’’[5] buyurmaktadır.

Keremine hudut çekilmeyen, hazineleri tükenmeyen Yüce Allah, mü’min kulu kendisine yalvardıkça razı olur. Kul dua ettikçe Allah’ın rahmet deryası taşar ve istediği kendisine muhakkak verilir. Cenab-ı Hak bu hakikati şöyle ifade etmektedir: “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm.”[6]

Gönüllere huzur, dertlere deva, dertlilere şifa veren Rabbimize sadece sıkıntılı anlarımızda değil, her zaman dua edelim. Dualarımızı, samimi bir kalp ve halis bir niyetle yapalım. Unutmayalım ki içten gelmeyen bir dua, kanadı kırık kuş gibi, menzile ulaşamaz.

Peygamber Efendimizin örnek bir duasıyla bitirmek istiyorum:

Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, aşırı yaşlılıktan, cimrilikten, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.[7]

—-

[1] Tirmizi, Deavât, 1.

[2] Nur, 37.

[3] Bakara, 152.

[4] Furkan, 77.

[5] Mü’min, 60.

[6] Bakara, 186.

[7] Buhari, Deavât, 36; Tirmizi, Deavât, 75.

BENZER KONULAR:

İlgili Sorular

Bir cevap bırakın

Bir cevap bırakın

Captcha Click on image to update the captcha.