İsraftan kaçınmak için neler yapmalıyız?
İSRAFTAN KAÇINMAK
İsraf, İhtiyaç sınırını aşmak, aşırı harcamalarda ve ölçüsüz davranışlarda bulunmak demektir. Cenâb-ı Hak; nimetlerini yeryüzünde dengeli olarak yaratmaktadır. İsraf edilerek saçılıp tüketilmesini istememektedir. Harcamalarımızda ne israf, ne de cimrilik olmayan orta yolun takip edilmesini istemektedir. Böylece tabiattaki denge korunacak, toplumlar nimet ve rızıklardan adaletle istifade edeceklerdir. Oysa insanların pek çoğu buna riayet etmemektedir. Halbuki Furkân suresi 67. ayetinde müminlerin vasıfları belirtilirken şöyle buyurulmaktadır. “Onlar (yani mü’minler) ki, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik. İkisi arasında, orta bir yol tutarlar.”[1]
Cenâb-ı Allah’ın lütfu ile verilen nimetleri, gerek kendimiz kullanırken ve gerekse başkalarının istifadesine sunarken israf etmemeye dikkat etmeliyiz. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimizin israf edenleri sevmediğini [2], saçıp savuranların ise şeytanların kardeşleri sayıldığını [3] okumaktayız.
İsraf etmeyi adet haline getirerek yaratılış düzenini bozmaya çalışanlara dikkatli olmalıyız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) “Kıyamet günü insanoğlu, ömrünü nerede harcadığından, yaptığı işleri ne niyetle yaptığından, nasıl kazanıp nereye harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ve nasıl değerlendirdiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz.” [4] buyurmuşlardır.
Cenâb-ı Allah, sorumluluklar yüklediği insana büyük nimetler vermiştir. Gökte ve yerde bulunanları onun istifadesine sunmuş bu nimetlerden imtihana tabi tutulacağını haber vermiştir.
Ne yazık ki millet olarak israftan kaçınabildiğimiz söylenemez. Özellikle, çöpe atılan ekmeklerden tutun da kamu malları, tabii kaynaklar, elektrik, su ve zaman gibi sayısız değerlerimizi israf etmekteyiz. Halbuki yeryüzünde hiçbir kaynak ve imkan sonsuz değildir. Günümüzde bunların değeri, daha da artmıştır. Çünkü azalan kaynaklar daha çok değer kazanırlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir akarsudan abdest alırken bile israf edilmemesi tavsiyeleri [5] asrımızda çok daha iyi anlaşılacak bir prensiptir.
İsrafından en çok kaçınmamız gereken değerlerin başında “zaman” gelir. Akıp giden zamanın geri getirilmesinin asla mümkün olmadığını biliriz. Cenâb-ı Hakkın bahşettiği görünen veya görünmeyen imkanların israf edilmesi büyük bir vebaldir. Bunun için harcamalarımızda ölçülü olmak, ülke kaynaklarını dikkatli kullanmak, verimli alanlarda değerlendirmek, dini ve milli bir görevdir. Yarınlarımızın huzur ve rahatı için fert ve millet olarak iktisatlı davranmak ve israfa sapmamak zorundayız. Çünkü israf, Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı bir nankörlük ve saygısızlıktır. İktisatlı olmak ise, o nimetlere gösterilen fiili bir saygı ve şükürdür.
Rabbimiz bizlere bütün nimetlerin kıymetini bilmeyi, israftan kaçınmayı, tutumlu olmayı, ölçülü davranmayı, nimetlerinden hakkı kadar istifade etmeyi ve düzgün bir hayat yaşamayı nasip etsin.
– –
[1] Furkân, 25/67.
[2] A’râf, 7/31.
[3] İsrâ, 17/27.
[4] Tirmizî, Sünen, “Kıyâme”, 1.
[5] İbn Mâce, “Tahâret”, 48; Ahmet b. Hanbel, Müsned, XI/221.
BENZER KONULAR: