Dua bir kulluk arzıdır
İnsan bütün varlığı ile Allah’a muhtaçtır; Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Fıtratı bir takım yapay engellerle perdelenmemiş her insan Allah’a yönelir, istek ve ihtiyaçlarını O’na arz eder. İnsanın ihtiyaçlarını Yaratıcı Kudret’e arz ederek O’nun yardımını istemesine dua diyoruz.
Dua; kulun Allah’a iman ve teslimiyetinin önemli bir göstergesidir. Bu bakımdan sevgili Peygamberimiz (S.A.V.); “Dua ibadetin özüdür”1 buyurmuştur.
“Bana dua edin, duanıza cevap vereyim”2 buyuran “Rabbimiz; bize yakındır, dualarımızı işitir.”3 “O, kendisine samimi bir kalple yönelmemizi emrederek; “Ey Resulüm! Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilsinler ki; gerçekten Ben onlara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, Bana iman etsinler”4 buyurur.
Her zaman, her yerde, her şekilde dua edilebilir. Ancak, bazı özel zamanlarda ve özel yerlerde yapılan dua, kabule daha yakın olur. Bilhassa seher vakitlerinde, Ramazan Ayı, Kadir Gecesi, Cuma Günü gibi mübarek zaman dilimlerinde ve secde halinde yapılan dualar inşallah kabul edilir. Resulullah Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki; “Allah Teâla her gecenin son üçte birinde, rahmeti ile dünya semasına tecelli eder ve şöyle der: “Yok mu; bana dua eden, duasına karşılık vereyim. Yok mu; Ben’den bir şey isteyen, ona muradını vereyim. Yok mu; Ben’den bağışlanma dileyen, onu bağışlayayım.” Yine, Allah’ın Resulü; “Hangi dua daha çok işitilir?” sorusuna “Gecenin son bölümünde ve farz namazların ardında yapılan dua”5 şeklinde cevap vermiştir, Bir başka hadis-i şerifte ise; “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal, secde halidir. Öyle ise, secdede çok dua ediniz”6 buyrulmuştur.
Her hitabın bir usulü vardır. Dua da, isteklerimiz konusunda Rabbimize yönelttiğimiz bir hitaptır. O sebeple duada da uyulması gereken bazı hususlar önem arz etmektedir. Buna göre; günah işlemekten kaçınmalı, işlenmiş olan günahlara tövbe ve istiğfar etmelidir. Duaya, besmele ile başlanmalı ve Hz. Peygamber’e salât-ü selam edilmelidir. Dua, sadakat ve teslimiyet ruhu ile yapılmalı; duada kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Efendimiz (S.A.V.); “Dua ettim de kabul edilmedi diye acele etmedikçe; dualarınıza cevap verilir”7 buyurmuştur. Duada gösteriş ve aşırılıktan kaçınarak, dil ve gönül bütünlüğü sağlanmalıdır. Duanın kabul edilmesinin temel şartlarından biri de helal kazançtır. Resulullah (S.A.V.) buyuruyor ki; “Üstü başı dağınık, toz toprak içinde yollara düşen, ellerini göğe açıp ‘Ya Rabbi! Ya Rabbi!’ diye yalvaran, buna karşılık; yediği, içtiği, giydiği haram olan, haramla beslenen bir adamın duası nasıl kabul edilir.”8
Rabbimiz; “Rahmetim her şeyi kuşatmıştır”9 buyuruyor. Ama kul yine de; “Allah’a, (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin”10 ayeti gereği korku ile ümit arası bir ruh hali içinde dua etmelidir. Yalnızca, kendimiz için dua etmek yerine, dualarımızda başkalarına da yer vermeliyiz. Resulullah Efendimiz (S.A.V.); “Mümin kardeşine gıyabında dua eden Müslüman kula Allah, ‘Bir misli de sana’ der”11 buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in bir duasıyla bitiriyorum:
“Allah’ım; faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”12
————————————————–
1 Tirmizi, Davât, 1.
2 Mü’min, 40/60.
3 İbrahim, 14/39.
4 Bakara,2/186.
5 Müslim, Zikr, 89.
6 Müslim, Salât, 215.
7 Buhârî, Daavât, 80.
8 Müslim, Zekât, 55.
9 A’râf, 7/156.
10 A’râf, 7/56.
11 Müslim, Zekât, 19/ 65 (1015).
12 Müslim, Zikir, 73
BENZER KONULAR: